Elif ertesi gün ve 3 gün daha okula gitmedi ateşi olunca. Ağız içinde, yanağında tuz zerreleri gibi birşeyler çıktı Elif'in, ışık da çok rahatsız ediyordu gözlerini. Gözlerinin etrafı da biraz şişmişti, ateşten diye düşündü anne. 1-2 gün sonra kulak arkalarında, yüzünde, boynunda döküntüler başladı Elif'in. Ateş de devam ediyordu. Doktora gittiler tekrar, '-Aşıları tam mı?' diye sordu doktor. '-Yok' dedi anne '-Yaptırmadık'... '-Kızamık olabilir, test yapalım' dedi doktor, kızamık için tetkik gönderdi ve uyardı anneyi, '-Aşısız bebeklere, gebelere bulaşabilir, dışarı çıkarma, çocuk ve gebelerden özellikle uzak tutmalısınız.' dedi. '-Kızamık direnci düşüren bir enfeksiyon olduğu için zatürre, kulak iltihabı yapabilir, öksürük, kulak ağrısı, tekrar ateş yükselmesi olursa döküntüler geçerken mutlaka gelin bir bakalım.' dedi. 'Evde ateş düşürücü ile takip edin' dedi. Bir vitamin verdi Elif'e ve eve döndüler. Evdeki bebeğini düşündü anne, '-O da geçirir bağışıklık kazanır oğlum' dedi baba. Bir de 2 gün önce beraber oynadıkları komşusunun kızı geldi aklına, maskesini çıkarmamıştı Cemre, lösemi tedavisi görüyordu, doktorlar ayaktan tedavisine devam ediyordu, eve göndermişlerdi..
Elif 3-4 gün içinde toparlandı, öksürük ve ateşi oldu, doktor ilaçlarını düzenledi ve sonrasında tamamen düzeldi. 9 aylık kardeşinde de ateş ve döküntü oldu ve geçti... Bir problem olmamıştı işte, aşıdan daha iyi bağışıklık da kazandılar ömür boyu koruyucu diye düşündü anne.
Cemre'ye ne oldu dersiniz, iki kız oynarken birşey olmaz diye annelerinden gizli çıkarmıştı maskesini Cemre. O gün kaptı kızamık virüsünü. Tedavi nedeniyle bağışıklık hücreleri yeterince çalışmadığı için döküntü de olmadı ama 2 hafta sonra çok ağır bir zatürre oldu Cemre, tetkiklerde kızamık virüsünü saptadı doktorları. Yoğun bakıma kaldırıldı, çünkü nefes alış verişi yetmiyordu Cemre'ye. Neyseki remisyon dönemindeydi Cemre, tedaviye yanıt vermişti, ama 2 ay yoğun bakımda kaldı sırf bu yüzden... Ölebilirdi de...
Yıllar geçti. Elif üniversitede, kardeşi Ali lise 1. sınıftaydı. İkisi de zeki ve çalışkan çocuklardı. Anne birkaç aydır Ali'nin unutkanlaştığını farkediyordu. Ders başarısı da bu dönem düşmüştü. Doktora gittiler, bir problem görünmüyordu. Son zamanlarda kollarında isteği dışında kramp gibi kasılmalar başlamıştı Ali'nin. Sonra herşey çok hızlı gelişti. Aylar içinde Ali başını tutamamaya, yürüyememeye, konuşamamaya başladı. Doktorun dedikleri ise çok can yakıcıydı. SSPE tanısı almıştı Ali. Küçükken geçirdiği kızamık buna sebep olmuştu. Çok hızlı ilerledi, yatağa bağımlı hale geldi Ali... Çok değil 2 yıl içinde de kaybettiler Ali'yi...
Bunları niye anlattım? Hep çocukluk çağı döküntülü hastalıkları diye geçiyoruz, aşıya karşı olduğu için yaptırmayan bir grup dışında çok görmüyoruz belki bu tabloları ama bir hastada dahi görmek bizim için ve aile için çok zor. Aşıları her konuda suçlamak çok kolay ama özellikle 1 yaş altındaki aşısız bebekleri, gebeleri, aşılayamadığımız bağışıklığı uygun olmayan çocuk ve gençlerimizi, sadece insanlardan bulaşan bu tehlikeli virüsten korumanın tek yolu; aşılar... Kendi çocuklarımız geçirmesin diye değil, toplumda hastalığın görülmesini azaltmak için de aşı olmalı ve çocuklarımıza aşı yaptırmalıyız...
Aşı ile önlenebilir hastalıklardan çocuklarımız ölmesin diye, başkalarına hastalık bulaşmasın diye...